abhängen – takılmak, bağlı olmak, ekmek
-
Bu tamamen duruma nasıl baktığına bağlı.
Das hängt ganz davon ab, wie man die Situation betrachtet.
-
Tamirin süresi hasara bağlı.
Die Dauer der Reparatur hängt vom Schaden ab.
-
Projenin başarısı tüm ekip üyelerine bağlıdır.
Der Erfolg des Projekts hängt von allen Teammitgliedern ab.
-
Ne kadar çabuk iyileşeceğin beslenmene bağlı.
Wie schnell du dich erholst, hängt von deiner Ernährung ab.
-
Karar, çoğunluğun ne istediğine bağlı.
Die Entscheidung hängt davon ab, was die Mehrheit will.
-
Bu işin olup olmayacağı zamanında başlayıp başlamadığımıza bağlı.
Ob das klappt, hängt davon ab, ob wir rechtzeitig anfangen.
-
Günlerdir yalnız başına evinde takılıyor.
Er hängt seit Tagen allein in seiner Wohnung ab.
-
Bazen sadece parkta bir kitapla takılırım.
Manchmal hänge ich einfach nur mit einem Buch im Park ab.
-
Çocuklar neredeyse her akşam aynı oyun odasında takılıyor.
Die Jungs hängen fast jeden Abend im selben Spielraum ab.
-
Bugün Lisa’nın balkonunda takılıyoruz.
Wir hängen heute bei Lisa auf dem Balkon ab.
-
Tatilim olduğunda en çok deniz kenarında takılmayı severim.
Wenn ich Urlaub habe, hänge ich am liebsten am Meer ab.
-
Festivalden sonra saatlerce kuliste takıldık.
Nach dem Festival haben wir noch stundenlang backstage abgehangen.
-
Katılımcı sayısı ne kadar reklam yaptığımıza bağlı.
Die Teilnehmerzahl hängt davon ab, wie viel Werbung wir machen.
-
Otel seçimi, evcil hayvana izin verip vermediğine bağlı.
Die Wahl des Hotels hängt davon ab, ob es Haustiere erlaubt.
-
Planlarımız büyük ölçüde bütçeye bağlı.
Unsere Pläne hängen stark vom Budget ab.
-
Sistemin çalışıp çalışmadığı elektrik kaynağına bağlı.
Ob das System funktioniert, hängt von der Stromversorgung ab.
-
Teslimat süresi müşterinin ikamet yerine bağlıdır.
Die Lieferzeit hängt vom Wohnort des Kunden ab.
-
Onu affedip affetmeyeceği, ne kadar dürüst olduğuna bağlı.
Ob sie ihm verzeiht, hängt davon ab, wie ehrlich er ist.
-
Eskiden saatlerce plak dükkânında takılırdık.
Früher haben wir oft stundenlang im Plattenladen abgehangen.
-
Hafta sonları en çok hamakta takılmayı severim.
Am liebsten hänge ich am Wochenende in meiner Hängematte ab.
-
Bütün günü amaçsızca takılarak geçiriyorlar.
Sie hängen schon den ganzen Tag ohne Ziel ab.
-
En çok beni güldüren insanlarla takılmayı severim.
Ich hänge am liebsten mit Leuten ab, die mich zum Lachen bringen.
-
Bugün benim bahçede takılıyoruz, içecek getir!
Wir hängen heute bei mir im Garten ab, bring Getränke mit!
-
Okuldan sonra hep büfede takılıyorlar.
Nach der Schule hängen sie immer im Kiosk ab.
-
Bunun işe yarayıp yaramayacağı birçok faktöre bağlı.
Ob das klappt oder nicht, hängt von vielen Faktoren ab.
-
Bu onun fikrini değiştirip değiştirmediğine bağlı.
Das hängt davon ab, ob er seine Meinung ändert.
-
Yemeğin kalitesi aşçıya bağlı.
Die Qualität des Essens hängt vom Koch ab.
-
Yarın mangal yapıp yapmayacağımız yağmur yağıp yağmamasına bağlı.
Ob wir morgen grillen, hängt davon ab, ob es regnet.
-
Partideki atmosfer DJ’ye bağlı.
Die Stimmung auf der Feier hängt vom DJ ab.
-
Almancayı ne kadar hızlı öğrendiğin, ne kadar pratik yaptığına bağlı.
Wie schnell du Deutsch lernst, hängt davon ab, wie viel du übst.
-
Tatilim olduğunda sadece takılmak ve hiçbir şey yapmamak istiyorum.
Wenn ich Urlaub habe, will ich einfach nur abhängen und nichts tun.
-
Filmden sonra bir süre daha barda takıldık.
Nach dem Film haben wir noch eine Weile in der Bar abgehangen.
-
Tenefüste genellikle okul bahçesinde takılıyorlar.
In der Pause hängen sie meistens im Schulhof ab.
-
Dün sadece takıldım ve müzik dinledim.
Ich hab gestern einfach nur abgehangen und Musik gehört.
-
Artık sadece bu yeni grupla takılıyor.
Er hängt nur noch mit dieser neuen Clique ab.
-
Bugün şehir merkezinde takılıyoruz, sen de gelmek ister misin?
Wir hängen heute im Stadtzentrum ab, willst du auch kommen?
-
Senin gelip gelemeyeceğin notlarına bağlı.
Ob du mitkommen darfst, hängt von deinen Noten ab.
-
Sonuç, büyük ölçüde hazırlığa bağlıdır.
Das Ergebnis hängt entscheidend von der Vorbereitung ab.
-
İnsanın ne kadar mutlu olduğu sadece paraya bağlı değildir.
Wie glücklich man ist, hängt nicht nur vom Geld ab.
-
Bir takımın başarısı iyi bir iş birliğine bağlıdır.
Der Erfolg eines Teams hängt von guter Zusammenarbeit ab.
-
Bu, kişisel koşullara fazlasıyla bağlı.
Das hängt stark von persönlichen Umständen ab.
-
Konsere gidip gitmeyeceğimiz bilet bulup bulamayacağımıza bağlı.
Ob wir das Konzert besuchen, hängt davon ab, ob wir Karten bekommen.
-
Dün onun evinde takıldık ve müzik dinledik
Wir haben gestern bei ihr zu Hause abgehangen und Musik gehört.
-
Sürekli kanepede takılıp dizi izliyorlar.
Sie hängen ständig auf dem Sofa ab und schauen Serien.
-
Hafta sonu hiçbir zorunluluk olmadan öylece takılmayı seviyorum.
Ich liebe es, am Wochenende ohne Verpflichtungen einfach nur abzuhängen.
-
Tatil boyunca her gün havuz başında takılıyorlar.
Während der Ferien hängen sie jeden Tag am Pool ab.
-
Partiden sonra gece geç saatlere kadar takıldık.
Nach der Party haben wir noch bis spät in der Nacht abgehangen.
-
Haydi bu akşam biraz takılalım ve rahatlayalım.
Lass uns heute Abend einfach ein bisschen abhängen und chillen.
-
Kalite çoğu zaman malzemeye bağlıdır.
Die Qualität hängt oft vom Material ab.
-
Kazanıp kazanamayacağımız bugün ne kadar iyi oynadığımıza bağlı.
Ob wir gewinnen, hängt davon ab, wie gut wir heute spielen.
-
Fiyat, kaç kişinin katıldığına bağlı.
Der Preis hängt davon ab, wie viele Leute teilnehmen.
-
Gelip gelmeyeceğim hava durumuna ve ruh halime bağlı.
Ob ich komme oder nicht, hängt vom Wetter und meiner Laune ab.
-
Şirketin geleceği bu projeye bağlı.
Die Zukunft der Firma hängt von diesem Projekt ab.
-
İşi alıp almayacağı mülakatına bağlı.
Ob er die Stelle bekommt, hängt von seinem Vorstellungsgespräch ab.
-
Yazın plajda takılmayı ve kitap okumayı sever.)
Im Sommer hängt sie gern am Strand ab und liest ein Buch.
-
Bazen spordan sonra arkadaşlarımla biraz daha takılırım.
Manchmal hänge ich nach dem Sport noch ein bisschen mit meinen Freunden ab.
-
Gençler her gün parkta takılıyor.
Die Jugendlichen hängen jeden Tag im Park ab.
-
Hafta sonları genellikle bahçede takılırız.
Am Wochenende hängen wir meistens im Garten ab.
-
Sık sık köşedeki kafede takılıyorlar.
Sie hängen oft im Café um die Ecke ab.
-
Bugün sadece yatakta takılıyorum.
Ich hänge heute einfach nur im Bett ab.
-
Maçın sonucu bir sonraki gole bağlı.
Der Ausgang des Spiels hängt vom nächsten Tor ab.
-
İlacın etkisi hastanın yaşına bağlıdır.
Die Wirkung des Medikaments hängt vom Alter des Patienten ab.
-
Her şey cesaretine bağlı.
Alles hängt von deinem Mut ab.
-
Tatile çıkıp çıkamayacağımız paraya bağlı.
Ob wir Urlaub machen können, hängt vom Geld ab.
-
Karar bana bağlı değil.
Die Entscheidung hängt nicht von mir ab.
-
Bu, onun sınavı geçip geçmemesine bağlı.
Das hängt davon ab, ob sie die Prüfung besteht.
-
Gençlik merkezinde takılmayı seviyorlar.
Sie hängen gerne im Jugendzentrum ab.
-
İşten sonra bazen evde tek başıma takılırım.
Nach der Arbeit hänge ich manchmal allein zu Hause ab.
-
Sürekli internette takılıyor, hiçbir şey öğrenmiyor.
Er hängt immer im Internet ab und lernt nichts.
-
Yazın sık sık göl kenarında takılırız.
Im Sommer hängen wir oft am See ab.
-
Bu akşam Max’in orada takılıyoruz.
Wir hängen heute Abend bei Max ab.
-
Onun gelip gelmeyeceği ruh haline bağlı.
Ob sie mitkommt, hängt von ihrer Laune ab.
-
Bu sadece patronun kararına bağlı değil.
Das hängt nicht nur von der Entscheidung des Chefs ab.
-
Bunu başarıp başaramayacağımız tamamen sana bağlı.
Es hängt ganz von dir ab, ob wir das schaffen oder nicht.
-
Fiyatlar arz ve talebe bağlıdır.
Die Preise hängen vom Angebot und der Nachfrage ab.
-
Ne kadar süreceği duruma bağlı.
Wie lange das dauert, hängt von der Situation ab.
-
Okuldan sonra gençler sık sık alışveriş merkezinde takılır.
Nach der Schule hängen die Jugendlichen oft im Einkaufszentrum ab.
-
Sürekli evde pinekliyor, hiçbir şey yapmıyor.
Er hängt immer nur zu Hause ab und macht nichts.
-
Dün bütün günü parkta takılarak geçirdik.
Gestern haben wir den ganzen Tag im Park abgehangen.
-
Hafta sonu arkadaşlarımla takılmayı severim.
Am Wochenende hänge ich gern mit meinen Freunden ab.
-
Her şey onun zamanında gelip gelmemesine bağlı.
Alles hängt davon ab, ob er pünktlich ist.
-
Bu, ne kadar zamanımız olduğuna bağlı.
Es hängt davon ab, wie viel Zeit wir haben.
-
Başarı senin hazırlığına bağlı.
Der Erfolg hängt von deiner Vorbereitung ab.
-
Yarın yüzmeye gidip gitmeyeceğimiz havaya bağlı.
Ob wir morgen baden gehen, hängt vom Wetter ab.
-
Dün saatlerce Tom’da takıldık.
Wir haben gestern stundenlang bei Tom abgehangen.
-
Geçen yaz her gün göl kenarında takıldık.
Letzten Sommer hingen wir jeden Tag am See ab.
-
Hep en iyi arkadaşında takılıyor.
Sie hängt immer bei ihrer besten Freundin ab.
-
Yine alışveriş merkezinde mi takılıyorsunuz?
Hängt ihr wieder im Einkaufszentrum ab?
-
Hafta sonları sık sık kafede takılıyoruz.
Am Wochenende hängen wir oft im Café ab.
-
Bu, patronun havasına bağlıydı.
Es hat von der Stimmung des Chefs abgehangen.
-
O zamanlar çok şey onun bağlantılarına bağlıydı.
Damals hing viel von seinen Beziehungen ab.
-
Her şey senin ne kadar hızlı çalıştığına bağlı.
Alles hängt davon ab, wie schnell du arbeitest.
-
Tatil planlarımız bütçeye bağlı.
Unsere Urlaubspläne hängen vom Budget ab.
-
Sonuç senin kararına bağlı.
Das Ergebnis hängt von deiner Entscheidung ab.
-
O, her gün arkadaşlarıyla takılıyor.
Er hängt jeden Tag mit seinen Freunden ab.
-
Gençler sık sık parkta takılıyor.
Die Jugendlichen hängen oft im Park ab.
-
Bu akşam bende takılıyoruz.
Wir hängen heute Abend bei mir ab.
-
Fiyat, ürünün boyutuna bağlı.
Der Preis hängt von der Größe des Produkts ab.
-
Benim gelip gelmeyeceğim ruh halime bağlı.
Ob ich mitkomme, hängt von meiner Laune ab.
-
Hava durumuna bağlı, mangal yapıp yapmayacağımız.
Es hängt vom Wetter ab, ob wir grillen oder nicht.