aufladen – şarj etmek, yüklemek, doldurmak
-
Telefonun şarjı bitmişti ama şimdi tekrar dolu.
Das Handy war leer, aber jetzt ist es wieder aufgeladen.
-
Yarına kadar cihazları şarj etmeliyiz.
Wir müssen die Geräte für morgen aufladen.
-
Telefonumu tamamen şarj ettim.
Ich habe mein Handy komplett aufgeladen.
-
El feneri dün şarj edildi.
Die Taschenlampe wurde gestern aufgeladen.
-
Telefonumu aynı zamanda taşınabilir şarj cihazıyla da şarj edebilirim.
Ich kann mein Handy auch mit der Powerbank aufladen.
-
Dizüstü bilgisayar çok yavaş şarj oluyor.
Der Laptop lädt sehr langsam auf.
-
Konserden önce pili şarj etti.
Sie hat den Akku vor dem Konzert aufgeladen.
-
Navigasyonu şarj et, yoksa yolun ortasında kapanır.
Lade das Navi auf, sonst geht es mitten im Weg aus.
-
Öğrenciler cihazlarını evde şarj etmek zorundalar.
Die Schüler müssen ihre Geräte zu Hause aufladen.
-
Telefonumu bir güneş paneliyle şarj ediyorum.
Ich lade mein Handy mit einer Solarzelle auf.
-
Telefon çabucak şarj oldu.
Das Handy war schnell aufgeladen.
-
Çekim için kamera pillerini şarj ettik.
Wir haben die Kamera-Akkus für den Dreh aufgeladen.
-
Her zaman yatmadan önce tabletimi şarj ederim.
Ich lade mein Tablet immer vor dem Schlafen auf.
-
Telefonunu gece boyunca şarj etme.
Lade dein Handy nicht über Nacht auf.
-
Telefon USB kablosuyla şarj edilebilir.
Das Handy kann per USB-Kabel aufgeladen werden.
-
Şarj aletimi valize koymayı unuttum ve şimdi şarj edemem.
Ich habe vergessen, mein Ladegerät einzupacken und kann jetzt nicht aufladen.
-
Elektrikli bisikletleri istasyonda şarj ediyorlar.
Sie laden die E-Bikes an der Station auf.
-
Telefonumu sık sık bir taşınabilir şarj cihazıyla şarj ederim.
Ich lade mein Handy oft mit einer Powerbank auf.
-
Tüm cihazları zamanında şarj ettik.
Wir haben alle Geräte rechtzeitig aufgeladen.
-
Pil zayıf, lütfen şarj et.
Der Akku ist schwach, bitte lade ihn auf.
-
MP3 çalarını şarj ettin mi?
Hast du deinen MP3-Player schon aufgeladen?
-
Bluetooth hoparlörümü şarj etmem gerekiyor.
Ich muss meinen Bluetooth-Lautsprecher aufladen.
-
Telefonunu mutfakta şarj ediyor.
Er lädt sein Handy in der Küche auf.
-
Cihaz düzgün bir şekilde şarj edilmemişti.
Das Gerät war nicht richtig aufgeladen.
-
Telefonumu araba şarj aletiyle şarj ettim.
Ich habe mein Handy mit dem Auto-Ladegerät aufgeladen.
-
Pil düzenli olarak şarj edilmelidir.
Der Akku muss regelmäßig aufgeladen werden.
-
Kulaklıklarımı da şarj eder misin?
Kannst du auch meine Kopfhörer aufladen?
-
Telefonumu şu anda laptopla şarj ediyorum.
Ich lade mein Handy gerade mit dem Laptop auf.
-
Şarj cihazım tekrar çalışıyor, artık şarj edebilirim.
Mein Ladegerät funktioniert wieder, ich kann aufladen.
-
Kamera için pilleri şarj etti.
Er hat die Batterien für die Kamera aufgeladen.
-
Telefonumu halka açık yerlerde şarj etmeyi sevmem.
Ich lade mein Handy nicht gern in öffentlichen Orten auf.
-
Araba gece boyunca şarj ediliyor.
Das Auto wird über Nacht aufgeladen.
-
Telefonumu güneş enerjili bir şarj cihazıyla şarj ettim.
Ich habe mein Handy mit einer Solarbank aufgeladen.
-
Yatmadan önce tabletini şarj et.
Lade dein Tablet auf, bevor du ins Bett gehst.
-
Cihazlarımızı otel odasında şarj ediyoruz.
Wir laden unsere Geräte im Hotelzimmer auf.
-
Şarj cihazını yanına almayı unuttu.
Sie hat vergessen, ihr Ladegerät mitzunehmen.
-
Yola çıkmadan önce navigasyon cihazımı şarj etmeliyim.
Ich muss mein Navi aufladen, bevor ich losfahre.
-
Akıllı telefon kablosuz olarak şarj edilebilir.
Das Smartphone kann kabellos aufgeladen werden.
-
Telefonunu asla zamanında şarj etmez.
Er lädt sein Handy nie rechtzeitig auf.
-
Dün telefonumu şarj ettim, hâlâ dolu.
Ich habe mein Handy gestern aufgeladen, es ist noch voll.
-
Taşınabilir şarj cihazını tamamen doldurdun mu?
Hast du deine Powerbank voll aufgeladen?
-
Kameramı düzenli olarak şarj ederim.
Ich lade meine Kamera regelmäßig auf.
-
Bisikletin pili şarj edilmeli.
Die Batterie des Fahrrads muss aufgeladen werden.
-
Telefonunu benim kablomla şarj edebilirsin.
Du kannst dein Handy mit meinem Kabel aufladen.
-
Dizüstü bilgisayarımı kütüphanede şarj ettim.
Ich habe meinen Laptop in der Bibliothek aufgeladen.
-
Cihazı hızlı şarj cihazı ile şarj ediyor.
Sie lädt das Gerät mit einem Schnellladegerät auf.
-
Telefonumu masamda şarj ederim.
Ich lade mein Handy am Schreibtisch auf.
-
İş sırasında telefonunu şarj ediyor.
Er lädt sein Handy während der Arbeit auf.
-
Tabletimi şarj etmeyi unuttum.
Ich habe vergessen, mein Tablet aufzuladen.
-
Telefonum düzgün şarj olmuyor.
Mein Handy lädt nicht richtig auf.
-
Telefonumu şarj etmek için şarj cihazımı bulmam gerekiyor.
Ich muss mein Ladegerät suchen, um mein Handy aufzuladen.
-
Pil tamamen şarj olmuştu.
Der Akku war komplett aufgeladen.
-
Telefonunu ofiste şarj etti.
Sie hat ihr Handy im Büro aufgeladen.
-
Uzun bir yolculuktan önce cihazlarımı her zaman şarj ederim.
Ich lade meine Geräte immer vor einer langen Reise auf.
-
Hoparlörünü şarj ettin mi?
Hast du deinen Lautsprecher aufgeladen?
-
Pil neredeyse bitmiş, hemen şarj etmeliyim.
Der Akku ist fast leer, ich muss ihn gleich aufladen.
-
Dizüstü bilgisayarımı sende şarj edebilir miyim?
Kann ich meinen Laptop bei dir aufladen?
-
Şarj cihazını unuttum, hiçbir şeyi şarj edemem.
Ich habe das Ladegerät vergessen, ich kann nichts aufladen.
-
Her akşam elektrikli scooter’ını şarj ediyor.
Sie lädt den E-Roller jeden Abend auf.
-
Toplantıdan önce dizüstü bilgisayarını şarj etmelisin.
Du solltest deinen Laptop vor dem Meeting aufladen.
-
Pili otel odasında şarj ettim.
Ich habe den Akku im Hotelzimmer aufgeladen.
-
Tatil için tüm cihazları şarj ediyoruz.
Wir laden alle Geräte für den Urlaub auf.
-
Lütfen tabletimi de şarj et.
Lade bitte auch mein Tablet auf.
-
Elektrikli süpürgeyi şarj etmeniz gerekiyor.
Sie müssen den Staubsauger aufladen.
-
Randevudan önce telefonumu şarj ettim.
Ich habe mein Handy vor dem Termin aufgeladen.
-
Bu taşınabilir şarj cihazı, telefonu iki kez şarj etmeye yeter.
Die Powerbank reicht, um das Handy zweimal aufzuladen.
-
Telefonunu prizde şarj edebilirsin.
Du kannst dein Handy an der Steckdose aufladen.
-
Cihazlarını genelde gece şarj eder.
Er lädt seine Geräte meistens nachts auf.
-
Burada telefonumu nerede şarj edebilirim?
Wo kann ich hier mein Handy aufladen?
-
Telefonumu hep arabada şarj ederim.
Ich lade mein Handy immer im Auto auf.
-
Telefonunu şarj etmeyi unuttu.
Sie hat vergessen, ihr Handy aufzuladen.
-
Telefonum bütün gün şarjlıydı.
Mein Handy war den ganzen Tag aufgeladen.
-
Yolculuktan önce pili tamamen şarj et.
Lade den Akku vor der Reise vollständig auf.
-
Öğrenciler tabletlerini okulda şarj ediyorlar.
Die Schüler laden ihre Tablets in der Schule auf.
-
Telefonumu arkadaşımda şarj ettim.
Ich habe mein Handy beim Freund aufgeladen.
-
Lütfen telefonunu şarj et, neredeyse bitmiş.
Bitte lade dein Handy auf, es ist fast leer.
-
Kameramın pilini şarj etmem gerekiyor.
Ich muss den Akku meiner Kamera aufladen.
-
Şu anda akıllı saatini şarj ediyor.
Sie lädt ihre Smartwatch gerade auf.
-
Cihazımı burada şarj edebilir miyim?
Kann ich mein Gerät hier aufladen?
-
Elektrikli bisikletimi her akşam şarj ederim.
Ich lade mein E-Bike jeden Abend auf.
-
Piller dün şarj edildi.
Die Batterien wurden gestern aufgeladen.
-
El fenerini şarj etmeliyiz.
Wir müssen die Taschenlampe aufladen.
-
Gitmeden önce telefonunu şarj et.
Lade dein Handy auf, bevor du gehst.
-
Taşınabilir şarj cihazımı şarj etmeyi unuttum.
Ich habe vergessen, meine Powerbank aufzuladen.
-
Şarj aletim çalışmıyor, telefonu şarj edemem.
Mein Ladegerät funktioniert nicht, ich kann das Handy nicht aufladen.
-
Elektrikli bisikletini iki günde bir şarj ediyor.
Er lädt sein E-Bike jeden zweiten Tag auf.
-
Telefonumu sende şarj edebilir miyim?
Kann ich mein Handy bei dir aufladen?
-
Dronu tamamen şarj ettiler.
Sie haben die Drohne vollständig aufgeladen.
-
Gezi için pilleri şarj ediyoruz.
Wir laden die Batterien für den Ausflug auf.
-
Elektrikli scooter’ını şarj etmelisin.
Du solltest deinen E-Scooter aufladen.
-
Telefonumu gece boyunca şarj ettim.
Ich habe mein Handy über Nacht aufgeladen.
-
Şu anda tabletini şarj ediyor.
Er lädt sein Tablet gerade auf.
-
Pilim bitmiş, onu şarj etmem lazım.
Mein Akku ist leer, ich muss ihn aufladen.
-
Kameranı şarj ettin mi?
Hast du deine Kamera aufgeladen?
-
Saatimi her akşam şarj ederim.
Ich lade meine Uhr jeden Abend auf.
-
Kulaklıklarını şarj ediyor.
Sie lädt ihre Kopfhörer auf.
-
Arabayı şarj ediyoruz.
Wir laden das Auto auf.
-
Taşınabilir şarj cihazını doldurdu.
Er hat seine Powerbank aufgeladen.
-
Bilgisayarımı şarj eder misin?
Kannst du bitte meinen Laptop aufladen?
-
Telefonumu şarj etmem gerekiyor.
Ich muss mein Handy aufladen.